yakintakipgazetesi @ gmail.com

Bu tarih hem insanlık tarihi,hemde Türk-İslam tarihi açısından çok önemlidir. Fetihle birlikte  Orta Çağ kapanmış ve Yeni Çağ başlamıştır. İslam tarihi açısından daha önemli bir gelişmedir. Zira; Fatih Sultan MEHMET han; Peygamber Efendimiz’in ‘’ KONSTANTİNİYE BİR GÜN MUTLAKA FETH OLUNACAKTIR. ONU FETHEDEN KUMANDAN NE GÜZEL BİR KUMANDANDIR’’ Hadis-i Şerifine mazhar olmuştur.

          İstanbul’un fethi biz Müslümanlar açısından aslında  ibretlik bir hadisedir. Bilindiği üzere; Peygamberimizin bu hadisine mazhar olabilmek için sahabe döneminden başlayıp  fethin gerçekleştiği tarihe kadar bir çok Müslüman Komutan  seferler düzenlemiş ancak Fetih 2.Mehmet’e nasip olmuştur. Sultan her türlü Fiziki ortamı hazırlamış Askeri bakımdan o günkü her türlü teknolojiyi kullanmış,Siyasi açıdan bütün şartları oluşturmuş ve en son hocası Akşemsettin’e giderek kendisinden fethin gerçekleşmesi için dua temennisinde bulunmuştur. Bugün İslam Coğrafyasındaki Müslümanların kahır ekserisinin hastalığı olan ; kolaycılığa kaçma, her işi sadece dua ile halledeceğini zannetme  ütopyasına girmemiştir. Asrımız Müslümanlarının en büyük hastalıklarından bir hatta birkaç tanesi maalesef bu hastalıklardır.

          Fethi bizim açımızdan  daha da ibretlik hale getiren mesele aslında başkadır. Bilindiği üzere; Fatih Sultan MEHMET han atının üzerinde surları geçip şehrin içlerine doğru ilerlerken o günkü Konstantiniye halkı Sultanı çiçeklerle ve sevgi gösterileriyle karşılamıştır.

           Peki bu halkı böyle davrandıran sebep neydi;…

            Padişahın kara kaşı kara gözü değildi elbet. Sultan Mehmet’in o gün temsil ettiği İSLAM MEDENİYETİ’nin dünya insanlığına sunduğu ‘’İNSANCA VE ADİL BİR YAŞAM SİSTEMİ’’ydi. Alınterinin sömürüldüğü Adaletin olmadığı İnsanların köle gibi kullanıldığı her yere Osmanlı temsil ettiği Medeniyetin Sisteminide götürmüştür. Eksiklikleri olmakla beraber o günkü şartlar da İnsanlığın içinde bulunduğu sömürülme düzeninden çıkış noktası Müslümanların o günkü dünyaya sunduğu sistemdi. Müslümanlar bunda başarılı olmuştu.

             1699 Yılında imzalana KARLOFÇA antlaşmasıyla hem insanlığın hemde İslam dünyasının düzenide bozulmaya başladı. Bugün insanlığı din dil ırk cinsiyet ayırmaksızın sömüren ve köleleştiren sistemlerin  temelleri de o günden atılmaya başlanmış oldu. 1789 Fransız İhtilalinden sonra artık iyice ete kemiğe bürünen bu bozuk sistem çağımıza kadar güçlenerek geldi.

               Bugün İnsanlık Dünyadaki birkaç aile tarafından din dil ırk cinsiyet hatta hiçbir yaş grubunu da ayırmadan kurdukları bu vahşi kapitalizm düzeniyle sömürüyor. 1453 yılında Sultan Mehmet’i i alkış ve çiçeklerle karşılayan insanlık bugün belkide yeni bir medeniyeti yeni bir sistemi bekliyor. Tabiki de İnsanlığa bu sistemi sunacak olan Medeniyet İslam Medeniyetidir. Peki bu medeniyeti insanlığa sunacak Müslümanlar nerededir. 1699 yılından  bu yana adeta uyuyan üzerine ölü toprağı serpilmiş bu kitle ne zaman uyanacak. Biz inanıyoruzki Allah bizden yaptıklarımızla ilgili hesap sorarken yapmamız gerekeni yapıpta yapmadıklarımızdan da hesap soracaktır. İşte bu yanıyla bugün insanlığın içinde bulunduğu sıkıntılardan bütün dünya Müslümanları olarak Allah a hesap vereceğiz.

             Tabiki biz Müslümanlar her zaman ümit içindeyiz. İnsanlığın içinde bulunduğu bu günlerden Allaha ve onun ipine sımsıkı bağlanarak onun kitabını anlayarak ve hayatımızda tatbik ederek ve en önemlisi şuur lanarak çıkacağız. Bir çıkış yolu bulacağız. Bu çıkış yolunun da  inşallah temelleri atılmış olsun.