“Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimidir ancak.”
İstiklal Marşı’mızın kabulünün 94. yılını idrak ediyoruz. Biz de bu vesile ile bu haftaki yazımızı bu konuya ayırdık.
İstiklal Marşı millî şairimiz Mehmet Akif ERSOY tarafından “Kahraman Ordumuza” ithafıyla yazılmış ve 1. Büyük Millet Meclisi tarafından 1921'de millî marş olarak kabul edilmiştir.
1. Büyük Millet Meclisi'nin ilk günlerinde kurulan irşat heyetlerinin gezileri sırasında edindikleri izlenimler doğrultusunda bir istiklâl marşına olan ihtiyacı belirtmeleri, meseleyi ilk defa resmî olarak gündeme getirmiştir. İsmet Bey'in(İsmet İnönü) meseleyi İcra Vekilleri Heyetinde (Bakanlar Kurulu) ortaya koymasından sonra konu Maarif Vekaletine (Milli Eğitim Bakanlığı) havale edilmiş, Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Rıza Nur'un imzasını taşıyan 18 Eylül 1920 tarihli bir tamimle (genelge) ile millî marşın şartları valiliklere duyurulmuştur.
Başvuru süresinin sonunda gönderilen şiirlerin sayısı 724'de ulaşmıştır. Ancak bunların arasında millî marş olmaya lâyık bir şiir bulunamadığından o tarihte Maarif vekili olan Hamdullah Suphi Tannöver, Balıkesir milletvekili Hasan Basri Çantay’a böyle bir şiiri Mehmed Akif'ten beklediğini söyleyerek onun yazması için aracı olmasını ister. Hasan Basri'nin, Mehmed Âkif'in marş için hükümetçe konan 500 lira mükâfatı kabul etmediğinden yarışmaya katılmadığını belirtmesi üzerine Hamdullah Suphi bu şartın Akif Bey için kaldırılabileceğini ifade eder. Bunun üzerine Mehmet Akif bir süreden beri üzerinde çalışmakta olduğu eserini tamamlar ve Maarif Vekâleti'ne gönderir. Bu arada İstiklâl Marşı, "Kahraman Ordumuza" ithafıyla ilk defa Sebîiürreşâd dergisinde dört gün sonra da Kastamonu'da çıkmakta olan Açıksöz gazetesinde yayımlanır.
İstiklâl Marşı, Maarif Vekâleti'nden gönderilen bir tezkire ile Büyük Millet Meclisi'nin 26 Şubat 1921 tarihli oturumunda gündeme alınır. Meclisin Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığında yapılan 1 Mart 1921 tarihli oturumunda Hasan Basri Bey'in takriri üzerine söz alan Hamdullah Suphi, yarışmaya katılan şiirlerden yedisinin bakanlıkça istenen şartlara uygun görüldüğünü, ancak kendisinin Mehmet Akif'in şiirini beğendiğini söyleyerek tamamını okumuş ve her kıtanın arkasından sürekli alkışlanmıştır. Meclisin konuyla ilgili üçüncü ve son oturumu 12 Mart 1921’de yapılmış, meclise sunulan altı önerge arasından Hasan Basri'nin "Mehmed Akif Bey'in şiirinin tercihan kabulü" teklifi oylanarak büyük çoğunlukla kabul edilmiştir. Artık resmî hale gelen marş Hamdullah Suphi tarafından bir defa daha okunmuş ve bütün mebuslarca ayakta alkışlanmıştır. Hasan Basri Çantay, Mustafa Kemal Paşa'nın marş okunurken sıraların önünde ayakta dinlediğini ve sürekli alkışladığını kaydeder. Mehmet Akif 500 lira mükâfatı, fakir müslüman kadın ve çocuklarına iş öğreterek sefaletlerine son vermek amacıyla kurulan Dârülmesâi'ye hediye etmiştir.
Bu vesile ile millî şairimiz Mehmet Akif merhumu, vatanı kanlarıyla sulayan aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şâd olsun…
(*) Kaynak: Diyanet İslam Ansiklopedisi