dyt.betulcelebi @ gmail.com

Fazla tuzun zararları erken ve geç dönem olarak iki başlık altında incelenebilir. Erken dönem etkileri genellikle daha kolay geri döndürülebilir durumlardır. Ancak uzun dönem etkilerle başa çıkmak daha zorlayıcı olabilir.

Gün içerisinde veya bir öğünde yüksek miktarda tuz tüketildiğinde kişide şişkinlik hissi oluşabilir. Bunun sebebi böbreklerin vücuttaki su ve tuz dengesini ayarlamaya çalışmasıdır. Dışarıdan alınan tuzu dengelemek için vücut su tutmaya başlar. Bunun sonucunda da kişide şişkinlik, el ve ayaklarda şişkinlik görülebilir.

Aşırı tuz tüketiminin erken dönem etkilerinden bir tanesi de kan basıncında yani tansiyonda yükselmedir. Tuzlu besinlerin ağırlıkta olduğu bir öğün sonrasında vücutta su tutulumu artacağından damarlarda dolaşan kan hacminde de bir artış meydana gelir. Bu durum da kan basıncında yükselmeye yol açar. Ancak araştırmacılar tuzlu yemek sonrasında herkesteki kan basıncı artışının aynı olmadığını fark etmiştir.

Bazı kişilerde kan basıncında değişiklik olmazken bazı kişilerde ise ciddi bir artış gözlenebilir. Kişinin vücuttaki tuz artışına verdiği cevap genetik ve hormonal faktörlerden etkilenir. Obezite sorunu yaşayan veya ileri yaş grubunda olan kişilerde, tuz tüketimi sonrası kan basıncındaki artışın daha belirgin olduğu tespit edilmiştir.

Fazla tuz tüketiminin bir diğer erken dönem etkisi de susamadır. Tuzlu bir yemek sonrası, vücuda alınan tuzun dengelenebilmesi için kişinin susama merkezi uyarılır. Su ve benzeri sıvıların tüketimi ile vücuttaki su ve tuz dengesi tekrar sağlanmaya çalışılır. Özellikle ileri yaş kişilerde susama merkezinin düzgün uyarılamaması, kişinin sıvı alımının kısıtlı olması gibi durumlar kandaki sodyumun artmasına yol açar.

Hipernatremi olarak adlandırılan bu durum oldukça ciddidir. Erken fark edilip tedavi edilemeyen hiponatremi; bilinç bulanıklığı, nöbet, koma ve hatta ölüm gibi sonuçların gelişmesine yol açabilir.

Fazla tuz tüketiminin en çok bilinen uzun dönem etkisi, tansiyonu yükseltmesidir. Aşırı tuz tüketiminin kısa süreli etkilerinden olan kan basıncındaki yükselme, aynı davranışın tekrarlanması durumunda kalıcı hale gelebilir. Bu durumda kişiler hipertansiyon hastası olabilir.

Hipertansiyon kişilerde kalp ritminde bozukluk, baş ağrısı, görmede bozukluk, burun kanaması, baş dönmesi, aşırı terleme gibi belirtilerin gelişmesine yol açabilir.Tansiyon hastası kişilerde uygun tedavi yapılmaz ve kan basıncı kontrol altına alınmazsa ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabilir. Bu kişilerde kalp damar hastalıkları, böbrek rahatsızlıkları, inme gibi pek çok farklı problemin görülme riski artmıştır.

Bu nedenle tansiyon hastalığından korunmak için tuz tüketiminin sınırlandırılması faydalı olacaktır. Ayrıca halihazırda tansiyon hastası olan kişiler, günlük tuz tüketimini azalttığında kan basıncında ciddi bir azalma meydana gelir. Dolayısıyla tansiyon hastaları, doktorun reçete ettiği ilaçların yanı sıra tuz tüketimini de kontrol altında tutarak tedavilerine katkıda bulunabilir.

Fazla tuz tüketiminin mide kanseri riskini artırdığına yönelik de çalışmalar mevcuttur. Bu durumun altındaki mekanizma henüz tam anlamıyla aydınlatılamamış olsa da tuzlu beslenme alışkanlığının mideyi koruyan tabakada hasar meydana getirdiğini ve sonuç olarak midede iltihaplanma ve ülser oluşumu riskini artırdığı gözlenmiştir.