yakintakipgazetesi @ gmail.com

İdam’ı kim isteyecek, kim talep edecek, kim çalışma yapacak, kim meclise getirecek, kim İDAM’ı onaylayacak…

 Yoksa bu talepler sadece seçim dönemlerinde meydanlarda propaganda meselesinden öteye geçemeyecek mi?

 Ben diyeyim çok öyle ZEKİ olmaya gerek yok büyük büyük okullardan mezun olmaya çifter çifter yabancı diller bilmeye de gerek yok azıcık okuryazar olabilen içinde merakta varsa ve kitap karıştırmasını seviyorsa AB’ye girme uğruna kabul edilen Uyum Yasaları çerçevesinde hala kapısında beklediğimiz için İDAM hiçbir zaman bu topraklara yeniden gelmez…

 

İki dilim Baklava çalan daha sabi sayılabilecek çocukların hapis yattığı, bakkal Mehmet amcanın vergi borcundan dükkanına haciz işlemlerinin olduğu ama takım elbiseli kravatlı insanların banka hortumladıkları, kelli felli insanların trilyonlarca vergi borçlarının affedildiği, ensesi kalın olanların işlediği suçların ört bas edildiği ya da soruşturmaya dahi izin verilmediği ya da ceza alsa bile bir yolunu bulup yurt dışına kaçabildiği ya da yanaklarından öperek affedip herkesin içerisinde yine saygıyla ( saygıdan yoksun olmasına rağmen ) gezinebildiği bir Türkiye’ye doğru gidiyoruz freni patlamış kamyon gibi.

 

Peki şimdi 10 yaşında ki evladının önünde eski eşinin boğazını keserek öldüren ismi lazım olmayan insan olduğu bile şüpheli yaratık ne ceza alacak. Olsa olsa en fazla müebbet belki onu da almayacak. Takım elbise giyer de tırnakları kesik saçları jöleli bir de kravat olursa ağır tahrik hakaret falan filan de eklerse iyi hal indirimi bile alabilirmiş. Yani en fazla müebbet yani içeride besleyip semirtmeye devam. Adalet gönüllere işlemedikten sonra bu ülkede herkes kendi adaletini aramaya kalkacaktır. Çünkü terazi doğru tartmıyor. Terazinin tarttığı ölçü ne gönüllere huzur ne de sürur veriyor.

 

Hangi gönüllere verilen bu ceza huzur verecek. Darağacında sallandırmadıktan sonra verilen tüm cezalar hiçbir vicdanı rahatlatmayacağı gibi bu tip olayların önünü de almayacak. Bu yazıyı yazmadan önce bir başka haber daha okudum Mersin’de bir ismi lazım değil yaratık eşini kıyma makinesinden geçirmiş kentin farklı yerlerine dağıtmış. Yani böyle bir vahşetin nasıl önüne geçeceksiniz. Hangi vicdanları rahatlatacaksınız hangi gönüllere huzuru vereceksiniz. Üstad Necip Fazıl ne güzel demiş, “Benim inandığım sistemde, sabah bir masumun öldürüldüğünü duyarsanız, Akşam darağacında sallanan birini görürsünüz” biz böyle bir adalet sistemi istiyoruz. Kısas’ta hayat vardır ayetinin huzurunu istiyoruz. Biz güvenlikli sitelerde yüksek duvarlar arkasında özel güvenliklerin koruduğu gece yatarken alarmların kurulduğu bir dünyada olmak istemiyoruz. Çocukluğumuzun geçtiği yıllarda ki gibi kapı kilitlerinin neredeyse olmadığı pencerelerin açık rahatlıkla uyuyabildiğimiz zamanları istiyoruz. Çok uzun bir zaman geçmişi değil 25-30 sene öncesinin zamanını istiyoruz.

 

Konumuzdan uzaklaştık biraz ama yeniden konuya dönersek bu ismi lazım değil olan yaratık kılıklı kişinin eski Mısırlıların suçlulara yaptıkları idam uygulanmalı. Popülaritesi itibariyle Taksim Meydanına büyük bir vinç kurulmalı. Bu zatı da gövdesinden bağlayıp yukarıya çekmeli tüm TV kanallarını da canlı yayın için çağırmalı yayın yapmayanların bir daha açılmamak üzere lisansları iptal edilmeli. Sonra ortam hazırlandıktan sonra bundan sonra aynı suçu işleyecek olanların sonu budur diye açıklama yaparak bu zatın sağ ayak bileği topuk arkasından kesilerek kan vücudundan komple çıkıncaya kadar acı çeke çeke öldürülmeli.

 

Kendimi ailenin yerine koyuyorum empati bizde ki adıyla diğerkamlık yapıyorum beynim benden gidiyor. Koyduğum anda soğuk soğuk terliyorum. Nefesim kesiliyor ellerim titriyor. Yani Allah yazmamış etsin böyle bir durumda bu ismi lazım olmayanı dünyanın öteki ucuna da götürseler elimden alamazlardı. Ama nasıl öldürürdüm içimin soğuması için onu bilmiyorum bilemiyorum çünkü bizim adalet sistemimiz de içeride beslenecek özel hücreler de korunacak. Ancak bir sefer de öldürmezdim…

 

Biraz farklı bir yazı oldu ama adalet olacaksa herkes için adil olmalı…

 

Selam, Dua ve Muhabbetle…